Örgütsel Hümanizm Teorisi

İçindekiler:

Anonim

Örgütsel hümanizm teorisi, personel yeterliliğini arttırmak için içsel motivasyon kullanımını vurgulayarak bir kurumun ekonomik verimliliğini arttırır. Bu teori, hümanist değerleri içeren yönetim hedeflerini formüle etme ihtiyacını vurgulamaktadır. Örneğin, kuruluşun optimum üretkenliğini elde etmek için işçinin kişisel gelişimi ve refahı dikkate alınır. Ayrıca, kuruluşlar tarafından geliştirilen iş rutinleri çalışanlara karar alma sürecine katılma fırsatı sunmalıdır. Bazı insan ilişkileri teorisyenleri, değerlerini, etkilerini ve sınırlamalarını ortaya koyarak teorinin gelişmesine katkıda bulunmuştur.

Teori Geliştirme

Örgütsel hümanizm teorisyenleri, argümanlarını, 1930'da Batı Elektrik Şirketi'nde yapılan Hawthorne deneylerinin sonucuna dayandırarak, kuruluşların insani yönetim becerilerini benimseme, gruplardaki ve bireysel etkileşimleri işyerlerinde teşvik etme ve sosyal ilişkiler kurma ihtiyacını vurguladı. 1960'larda ve 1970'lerde başlayan örgütsel hümanizm, işçilerin sömürülmesinin aksine, çalışanların ihtiyaçlarının organizasyondakilerle bütünleşmesini istedi. Kavramlarının çoğu, Abraham Maslow, McGregor, Argyris, David McClelland, Rensis Likert, Robert Golombiewski ve Edgar Schein gibi diğer örgütsel hümanizm teorisyenleri tarafından yapılan araştırmalardan alınmıştır. Örgütsel hümanistler, çalışan ahlakını ve ahlakını kurumun ihtiyaçları ile bütünleştirerek, toplumsal olarak bilinçli politikaların oluşturulmasına yol açabileceğine ve böylece kurumlarda psikolojik zararın önlenmesine yol açabileceğine inanmaktadır.

Hümanizm Değerleri

Argyris'e göre, örgütlerin insani değerlere bağlı kalması gerekiyor, çünkü bu, işçiler arasında otantik ilişkilerin gelişmesine yol açıyor; bu, kurumun etkinliğini artıran bireysel yeterlilik, gruplar arası esneklik ve işbirliğinde artışa yol açar. Hümanistik değerlere sahip çalışma ortamları, işyerlerini sadece heyecan verici ve zorlu hale getirmekle kalmayabilir, aynı zamanda çalışanların ve kuruluşun tüm potansiyellerine ulaşmasına yardımcı olabilir. Ödüller ve cezaların yanı sıra yön ve kontrol dışında, kurumlar insan ilişkilerini içsel taahhüt, özgün ilişkiler ve psikolojik başarı ile etkili bir şekilde etkileyebilir.

Yönetim Üzerindeki Etkisi

Bu teoriye göre, örgütün amaçları hem yönetimden hem de çalışanlardan gelen girdiler tarafından tasarlanır ve astların bu koyma hedeflerine ulaşma konusundaki taahhütlerinde bir artışa yol açar. Lider, astlardan yönetime olan iletişim akışını artırarak, katılımcı demokratik stilleri benimseyebilir. Tersine, örgüt kontrol süreçleri astların öz kontrolünden kaynaklanır, insan kaynağından değil.

Teorinin Sınırlamaları

Hümanizm teorisi, çalışanların verimliliğinin, işin insan motivasyonları ve ihtiyaçları ile uyumlaştırılmasındaki artışına bağlanıyor. Yöneticiler, çalışanların memnuniyetini ve iyiliğini önemsemek yerine, çalışanların başarısını iş yerindeki üretkenlikleriyle ölçtüklerinde manipülasyona devam etmektedir. Yönetim aynı zamanda çalışanların geliştirdiği hümanist değerlerden ziyade iş rotasyonunu, terfi ve ödüllerini çalışanların üretkenlik ve ekonomik faydalarına dayandırır.