Temel Satın Alma Gücü Paritesi teorisi veya PPP kavramı, bir doların satın alma gücü etrafında döner. Ekonomistler genellikle bir ülkeden diğerine geçme maliyetini karşılaştırmak için PPP teorisini kullanırlar. Bu teori, mutlak parite, bağıl parite ve faiz oranı paritesi olmak üzere üç ana kavrama ayrılır.
Mutlak PPP
Mutlak PPP teorisi, tüketici bir yabancı para birimi için bir yerel para birimini değiştirdiğinde, yerli ve yabancı para birimlerinin alım gücünün eşit olduğunu belirtir. Mutlak PPP, yalnızca tüketicinin hem dış hem de iç pazarlarda aynı mal sepetini satın aldığı durumlar anlamına gelir. Mesela, bir elmanın çalısı Amerika Birleşik Devletleri'nde 1 dolara mal oluyor. Mutlak PPP'ye göre, ABD dolarınızı o ülkenin para birimine dönüştürdükten sonra yabancı bir ülkede bir bushel elması size 1 $ 'a mal olacak.
Bağıl PPP
Nispi PPP, iki ülke arasındaki fiyat düzeyindeki değişimler ile döviz kurları arasında bir ilişki olduğunu belirtir. Nispi PPPP, aynı maddenin fiyatı farklı ülkelerde değişmekle birlikte, farkın yüzdesinin daha uzun bir süre boyunca nispeten aynı olduğunu savunuyor. Para birimlerinin değer kazanma veya değer düşüklüğü yüzdesi, iki ülkenin enflasyon oranları arasındaki yüzde farkına eşittir. Örneğin, ABD’deki enflasyon oranı yüzde 4 ve Japonya’daki enflasyon oranı yüzde 7 ise, Japon Yeni’nin ABD dolarına göre değer kaybı oranı yüzde 3'tür.
Faiz Oranı PPP
Vadeli kurlar, yatırımcıların gelecek bir tarihte yapmayı düşündükleri bir sözleşme için mevcut para birimini belirttikleri zamandır. Spot oranı, para birimleri arasındaki bugünkü döviz kurudur. Faiz oranı PPP, ileri ve spot oranlar arasındaki yüzde farkının, iki ülkenin faiz oranlarındaki yüzde farkına eşit olduğunu belirtir. Örneğin, ABD'deki faiz oranı yüzde 5 ve Japonya'daki faiz oranı yüzde 8 ise, ileri ve spot oranlar arasındaki oran yüzde 3'tür. Yani Japon Yeni'nin değeri, ABD dolarına karşı zamanla yüzde 3 oranında değer kaybedecek.