İş analistleri arasında şirketlerin iş ve sosyal sorumlulukları konusunda uzun zamandır tartışılan bir tartışma var. Bazıları işletmelerin çabalarını kurumun kârına odaklaması gerektiğine inanırken, diğerleri kurumların faaliyet gösterdikleri çevreye karşı etik sorumluluk taşıdığına inanmaktadır. Hissedar teorisi ve hissedar teorisi bu iki yolu işaretleyerek her bir işletmenin hangi etik yolu seçeceğine karar vermesini sağlar.
Hem hissedar hem de hissedar teorileri, bir şirketin etik sorumluluklarını belirleyen normatif kurumsal sosyal sorumluluk teorileridir. Her kuramın iş ahlakında kökleri olmasına rağmen, iki teorinin temeli çok farklıdır.
Hissedar Teorisi Anlamak
Hisse senedi teorisi olarak da bilinen hisse senedi teorisi, bir şirketin yöneticilerinin hissedar getirilerini en üst düzeye çıkarmakla yükümlü olduğunu söyler. İlk olarak 1960'larda Milton Friedman tarafından tanıtılan teoriye göre, bir şirket, işletme hiyerarşisinin döngüsel yapısından dolayı esasen hissedarlarından sorumludur. Hissedarlar, bir şirketin şirket yöneticilerinin maaşını onaylarlar ve bu da şirketin harcamalarından sorumludur ve aynı zamanda hissedarların istekleriyle de uyumlu olmalıdır.
Paydaş Teorisini Anlamak
Alternatif olarak, paydaş teorisi, işletme yöneticilerinin hem şirketin hissedarlarına hem de şirketin karına ve faaliyetlerine katkıda bulunan bireyler veya gruplarla ve şirketten yarar sağlayabilecek veya zarar görebileceklerini belirten etik bir görev olduğunu söyler. Bir şirketin paydaşları genellikle hissedarları, çalışanları, müşterileri, tedarikçileri ve faaliyet gösterdiği yerel toplulukları içerir. Bu teoriye göre, bir şirket iş kararları verirken tüm paydaşların çıkarlarını göz önünde bulundurmalıdır.
Her İki Teorinin Ortak Yanılgıları
Hissedar teorisi, işletme yöneticilerinin, bir işletmenin kârını en üst düzeye çıkarmak için gereken her şeyi yapması gerektiği anlamına gelir. Kârları maksimize etmek teorinin temelini oluştururken, yöneticilerin karları yasal olarak ve kararsız uygulamalar yoluyla artırmaları teşvik edilir. Ek olarak, birçoğu hayırseverlerin tamamen verilmesini yasaklamak için hissedar teorisini anlar. Sosyal sorumluluklar paydaş girişimleri olarak yapılandırılmış olsa da, hissedarlar teorisinin savunucuları hayır kurumlarının teori içinde desteklendiğini söyleyecektir, bu projeler ya kurumun temel çizgisine fayda sağladığı ya da o dönemde mevcut en iyi sermaye yatırımı olduğu sürece.
Kavram yanılgıları da paydaş teorisini çevrelemektedir. Bazıları bu teoriye uyurken kârın tamamen göz ardı edilmesi gerektiğine inanıyor. Gerçekte, kâr, şirketin söz konusu paydaşlar üzerinde ne gibi bir etkisi olduğunu belirlerken dikkate alınması gereken daha büyük etik bulmacanın bir parçasıdır.